Ana içeriğe atla

Çocuklarda Şımarıklık

Kendilerinin dünyanın ekseni olduklarını sanan nürotik çocuklar mı yetiştiriyoruz?

Bu durumu ciddiyetle incelememiz için “Şımartılmış Çocuk Sendromu” diyelim. İsteyen "bolca pohpohlanan çocuklar" da diyebilir... Değişmeyen tek yan örnek olarak verdikleri cümlelerin hepimizin kulağına tanıdık gelen hatta günlük yaşamda sık duyulanlar oluşları;

Anne arabada kemersiz yolculuk yapmasına izin verdiği çocuğu için “kemerle bağlanmayı sevmiyor, çığlık atmaya başlıyor, ne yapayım ben de takmıyorum…” diyor.

9 yaşındaki kızları her gece TV önünde alakasız saatlerde resmen baygın uyur kalırken anne ve babası “yatağında yatmayı sevmiyor, korkuyorum diyor, ne yapalım biz de bırakıyoruz…” v.s. diye kendi becerisizliklerini gördükleri halde bahanelere kaçmaya yatkın bir şekilde açıklıyorlar.
“Kıyamıyoruz”, “ama üzülüyor, ağlıyor hatta ağlamaktan katılacak diye korkuyoruz”, “Psikolojisini kötü etkilemek istemiyoruz” diye adlarına mazeret gösterilen çocuklar çok zamanımızda. Neden kaynaklanıyor bu durum diye araştırmaya dalarsak zamanların kısalması, yaşam stresslerinin artması, ilişkilerin zorluğundan tutun ebeveynler arası anlaşmasızlığa kadar bir çoğunu bulmak mümkün.

Ama esas soruna bakıp konuyu dağıtmayalım. Esas sorun ise kucağımıza sağlıkla doğuşlarına rağmen sağlıksız hale getirdiğimiz çocuklar. Durup durduk yerde bir sendrom mu kazandırıyoruz bu çocuklara… Disiplinin çocuğu ezmek ile farkını ve dengesini bilmemek kimin eksikliği ve kim bu eksikliği tamamlamaya uğraşmalı.

Çocuğumuz için sağlıklı gıdaları seçmedeki titizliğimiz sağlıklı öğretilere karşı da uyarılmalı.

Bir anne ve baba çocuklarına bakan terapiste verdikleri bir cevapta farkında olmadan kendi sorunlarını kendileri tanımlıyorlar;

"Çocukların sevmedikleri şeyleri yapmalarını istemenin psikolojileri açısından doğru olmadığını sanıyorduk".

Oysa velilik sorumlulukları içinde -çocukların kendileri istesinler istemesinler- Onlar için iyi olduğuna inanılanların yapılması yok mu? Yemek yemeyi sevmeyen çocuğa sürekli cips yedirir miyiz! Bu çocuk için ne kadar sağlıklı bir veli kararı ve uygulaması olur. Onlar “çocuk” biz “veli” isek onların çocuksu davranışları ne kadar doğalsa bizlerin de velilik sorumluluğuyla davranmamız o kadar doğal olmaz mı?

Kendimize sorup cevabından emin olduğumuz şeyleri her olayla defalarca sorgulamaktan vazgeçip sorun oluşlarıyla sahiplenmezsek çocuklar da doğal olarak bizim “tutarsız” kararlarımızla oynamaya ve değiştirmeye çalışacaklardır.

9 Yaşındaki çocuk için "Her akşam aynı saatlerde yatağına gidip yatmalısın" uyarısı mı yoksa televizyon karşısında gerçekle fantazi karışmılış halde ve fiziken rahatsız şekilde yatmasına izin verilmesi mi doğru bir velilik kararı olur.

Sorgulamalarımız kendi veliliğimizin derinliklerine varmak için gerekli.

Buraya kadar geldiğimizde kuralların katı olması gerekliğiliği söyleniyormuş gibi gelebilir. Mutlaka kuralların da ailecek yakasının bırakıldığı zamanlar yaşanmalı ki çocuklara esneklik katılmalı ama bunları çocukların kurallara tepkilerinin ödülleriymişçesine bakmaları engellenmeli...

Çocukta bu sendromun varlığı nasıl anlaşılır

1- Çocuğa her şey veriliyordur ama çocuk hep doyumsuz ve mutsuzdur.

2- Çocuk erişkinlerin haklarına kendinin de sahip olması gerekliliğine inanır.

3- Çocuk seviliyor, ilgi ve bakım görüyordur ama yine de kronik bir şekilde tatsız, sinirli, huzursuz ve/veya duygusal olarak her an kırılmaya hazır ve kendine güvensizliğini saklayamaz haldedir (ya da halini belli etmemek için çok özgüvenliymiş edasındadır).

4- Kendini dünyanın merkezi diye düşünerek, ve herkesin böyle düşünmesi beklentisiyle yaşar.

5- Davranışlarının sebebi olarak kendini görmez, davranışlarının sonucu ortaya çıkacak sorunları başkalarına mal eder ve bunları başkalarının çözümlemesini bekler.

6- Davranışlarının sonuçlarının başkalarını da etkilediğini görmez. Görse de önemli değildir. Onun dünyasında tek önemli varlık “ben”dir.

7- Duygusal, davranışsal ve psikolojik dengesizlikler (tutarsızlık, aşırılık, taşkınlık) gösterir.

Ailenin çözüme ulaşmasında ilerleyeceği yol hepimiz için aynı olmayabilir. Her aile kendi yapısı içinde çözümlerini aramalıdır. “Ailemiz için önemliler, değerler nelerdir? Bunları aile yaşantımıza, kurallar ve uygulamaları halinde nasıl sokar, nasıl zaman zaman esnetebiliriz” sorularının yanıtlarına bağlı sorumluluklarımızı almakla çocuğu Şımartılmış Çocuk Sendromu'ndan kurtulma yolunda adımlar atılabilir.

Şımartmak bir çocuğu çok sevmek değil, “gereksinim”i olanları çiğneyecek şekilde “istek”lerini sağlamaya çalışmaktır. Bireyselliğini ve bağımsızlığını kazanmasını engellemektir. Bu da maddiyatta bile yapmayacağımız; kendi yatırımlarımızı kendimiz batırmak gibi bir durum değil mi!

Kaynak:E-Kolay

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuklarda Anne Babaya Yönelik Şiddet!

Özellikle ergenlik dönemindeki çocukların anne-babaya saldırgan davranması veya şiddet uygulaması oldukça sık görülen ancak hakkında fazla konuşulmayan bir durumdur. Anne-babaya yönelik şiddet; küfürlü konuşma, korkutma, tehdit etme, anne ya da babaya fiziksel zarar verme (itme, tekmeleme, eşyaları üzerine fırlatma, vurma), eşyalara ve eve zarar verme ya da bıçak vb. silahla tehdit etmeyi içerebilir. Anne-babaya yönelik şiddet ister bir kere yaşanmış olsun, isterse sürekli bir tutum olsun, mutlaka üzerinde durulması gereken bir durumdur. Memorial Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm.Dr. Ayten Erdoğan çocukların anne ve babasına karşı neden saldırgan bir tutum sergilediğini anlattı. Çocuklar anne-babasına neden saldırganlık ve şiddet gösterir? Çocuklar anne-babaya karşı çeşitli nedenlerle saldırganlık gösterebilir. Bu nedenlerden hiçbiri saldırganlık ve şiddet tutumunun hoş görülmesini gerektirmez, ancak özellikle de ergen çocuğunuzun neden böyle davrandığını

Anne ve Baba Arasındaki Sorunların Çocuğa Etkisi

Anne-babanın aralarındaki bazı tartışmaların çocuğa zararı yoktur. Ancak tartışmaların boyutları önemlidir. İnsanlar anlaşmazlıklarını tartışarak çözümlerler. Bu da çok doğaldır. Fakat tartışmalar; tartışmaktan öte, küfür, vurma, kırma, döğüşme şekline dönüşürse çocuğun dengesini zedeleyebilir. Çocuğa pek bir yarar sağlamayacağı gibi kızgınlık, öfke türü duygularını bastırması, kontrol etmesi gerektiği zamanlarda kötü bir örnek teşkil edecektir. Çocuğun; kendini koruyan, bakımını sağlayan kişilerin kontrolünü kaybettiğini görmesi, güvenini yitirmesine ve endişe duymasına sebep olacaktır. Bu tür örnekler ile karşılaşan çocukta; panik, korku, bazen de kabuslara rastlanabilir. "Hiçbir Şey Yok" Demeyin Bu tür davranışlar ile karşılaşan çocuğa "hiçbir şey yok" demek, açıklama yapmamak, belli etmemeye çalışmak çocuğu sakinleştirmeyecek, bilakis açıklama yapmadığınız için düşündüğü, hayal edeceği şeyler belki de daha kötü olacaktır. Diğer bir yönde anlaşmazlıklarınızı onu

Çocuklarda Cinsel Eğitim

Büyüme çağında bulunan çocuklar, kuş gribi endişesiyle tavuk ve yumurta yiyemediği için risk altında... Çocuklara, protein eksikliğinin giderilmesi için balık ve süt verilmesi önerildi Kuş gribi nedeniyle tavuk ve yumurta yiyemediği için sağlıklı büyüme açısından risk altında bulunan çocukların, bu ürünlere alternatif olarak balık, süt ve süt ürünlerini tüketmeleri önerildi. Selçuk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Mustafa Karakaya, tavuk ve yumurtanın hayvansal proteinin karşılanması açısından önemli ürünler olduğunu söyledi. 'Ucuz kaynaklar' Bu ürünlerin ucuzluğu nedeniyle özellikle orta ve dar gelirli aileler tarafından daha fazla tüketildiğini ifade eden Doç. Karakaya, yumurtanın anne sütünden sonra gelen en önemli besin olduğunu, ancak kuş gribi korkusu nedeniyle artık çocuklardan uzak tutulduğunu belirtti. Karakaya şöyle konuştu: "Kuş gribi, hayvansal protein eksikliğini ciddi boyuta taşıdı. Et ve yumurtadan uzak büyüyecek çocuğun sağlıklı geli