Ana içeriğe atla

Anne Baba Okulu: Çocuklarımız ve Biz

Anne babalar çocuk eğitim tutumlarında değisik faktörlerden etkilenirler. Mesela, geçmiş yaşantılarından, kültürlerinden, kendi kişisel değerlerinden, anne-baba algılarından ve gelecekle ilgili hedeflerinden. Çocuklarımıza öğrettiğimiz her şeyde bizden bir parça vardır.

Anne-baba olmayı yaşayarak öğreniriz. Bazen olması gerekenleri, bazen içimizden geleni bazen de yaşananların sonuçlarını uygularız. Anne baba olarak bilmemiz gereken bazen farkında olmadan çocuklarımıza zarar verecek ortamları istemeden de olsa yaratabildiğimizdir. İnsanın kendi çocuğunu eğitmesi kolay değildir, çünkü çoğunlukla onu kendimizden ayrı düşünmekte zorluk çekeriz.

Bu konuda dikkat etmemiz gereken ilk ve en önemli nokta çocuğumuzun bizden farklı olduğu ve bizden farklı gelişeceğidir. Bunu kabul ettiğimiz zaman hem çocuğumuza hem de kendimize "kendi olmak" hakkını tanımış oluruz. Böyle bir eğitim ortamında çocuk her yönüyle kabul gördüğünü hisseder ve kendini değerli algılar. Başkalarını da olduğu gibi kabul etmeyi öğrenir.

Aileler eğitimde "geliştirmek" yerine "değiştirmek" üzerinde odaklandıkları zaman hep yanlışları ve eksikleri görürler ve bunlarla ilgili düzeltme ve tedbir alma yoluna giderler bu da çocukla aralarında gergin bir ilişkinin oluşmasına neden olur. Oysa çocuğun anlaşıldığını hissetmeye ihtiyacı vardır.

Eğitim; destek olmayı, yol göstermeyi, bilgi vermeyi, model olmayı ve uygun ortamları sağlamayı içermelidir.

Çocuğumuzu eğitirken ona karşı açık olmak, dürüstçe kendimizi ortaya koymak belli rollere sıkışmadan insan olarak var olmak da çocuğumuz için bir eğitimdir. Çünkü o bizim sadece söylediklerimize değil söylediklerimizi nasıl uyguladığımıza da bakar. Bunlar arasında uyuşmazlık gördüğünde bize olan güveni ve inancı sarsılır.

Eğitim süreci içinde zorlandığımız, sıkıntı yasadığımız, hata yaptığımızı fark ettiğimiz anlar olabilir. Duygularımızı doğru ya da yanlış diye ayırmadan kendimize bunları yaşama hakkını vermeli ve paylaşabilmeliyiz. Bu, çocuğumuzun kendine ve hayata olan toleransını arttırır. Duygularımızı paylastığımızda yaşadığımız sıkıntının yükünü hafifletir ve uygun alternatifleri daha rahat görebiliriz. Biz kendimizi açtığımızda çocuklar da duyguları tanıyıp onları nasıl ifade edebileceklerini öğrenirler.

Ayrıca hata yapma, zorlanma gibi durumlarla nasıl başa çıkabileceklerini görebilirler. Onlar da kendilerini ifade etmeye başlarlar. Bu durumda da onlari dinlemek , anlamaya çalışmak bunu yaparken de öğüt vermemek, yargılamamak, kıyaslamamak, hafife almamak, konuyu değiştirmemek yapacaığınız en iyi şey olacaktır. Bunları dikkate aldığınızda çocuğunuzun sizinle daha çok sey paylaştığını göreceksiniz.

Çocuklarımızın bizim doğrularımızı bizim istediğimiz yollarla bulmaları için uğraşmak, sabırsızlanmak, hata yapmalarına firsat vermemek, her şeyi hazır sunmak ve sürekli koruyucu olmak onların hayatı gerçek anlamda yaşamalarına elgel olmaktadır. Oysa onlar bu dünyaya bizim istediğimiz gibi biri olmak için gelmediler. Onlara seçim hakkı tanımazsak kendi başlarına bunu yapmaları gerektiğinde daha büyük zorluk yaşarlar.

İsteğimiz; kendine yetebilen, zorluklarla başa çıkabilen kısacası bu dünyada tek başına var olabilen bir birey yetiştirmekse bu, ancak ona fırsat vermekle mümkün olabilir. Hem ona hem kendinize fırsat verin. Anne baba olmak kusursuz olmak demek değildir.

Çocuklarımızı eğitirken birçok konuda kendimizi de eğitmek durumunda kalırız. Karşılaştığımız zorluklarda kendimizi görür, tanırız. Kendimizi değerlendirir, eleştiririz. Eğer bu sonuçları kendimize yol gösterici olarak kullanabilirsek çocuğumuz ve kendimiz için uygun eğitim ortamlarını daha rahat oluşturabiliriz. Eğer yolumuzu belirlemekte karar veremiyorsak bu konuda bize yol gösterebilecek uzmanlardan yardım almak, ne yapacağını bilememekten daha iyi bir yol olacaktır.

Kaynak: Şebnem KANMAZ / Avrupa Koleji

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuklarda Anne Babaya Yönelik Şiddet!

Özellikle ergenlik dönemindeki çocukların anne-babaya saldırgan davranması veya şiddet uygulaması oldukça sık görülen ancak hakkında fazla konuşulmayan bir durumdur. Anne-babaya yönelik şiddet; küfürlü konuşma, korkutma, tehdit etme, anne ya da babaya fiziksel zarar verme (itme, tekmeleme, eşyaları üzerine fırlatma, vurma), eşyalara ve eve zarar verme ya da bıçak vb. silahla tehdit etmeyi içerebilir. Anne-babaya yönelik şiddet ister bir kere yaşanmış olsun, isterse sürekli bir tutum olsun, mutlaka üzerinde durulması gereken bir durumdur. Memorial Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm.Dr. Ayten Erdoğan çocukların anne ve babasına karşı neden saldırgan bir tutum sergilediğini anlattı. Çocuklar anne-babasına neden saldırganlık ve şiddet gösterir? Çocuklar anne-babaya karşı çeşitli nedenlerle saldırganlık gösterebilir. Bu nedenlerden hiçbiri saldırganlık ve şiddet tutumunun hoş görülmesini gerektirmez, ancak özellikle de ergen çocuğunuzun neden böyle davrandığını

Anne ve Baba Arasındaki Sorunların Çocuğa Etkisi

Anne-babanın aralarındaki bazı tartışmaların çocuğa zararı yoktur. Ancak tartışmaların boyutları önemlidir. İnsanlar anlaşmazlıklarını tartışarak çözümlerler. Bu da çok doğaldır. Fakat tartışmalar; tartışmaktan öte, küfür, vurma, kırma, döğüşme şekline dönüşürse çocuğun dengesini zedeleyebilir. Çocuğa pek bir yarar sağlamayacağı gibi kızgınlık, öfke türü duygularını bastırması, kontrol etmesi gerektiği zamanlarda kötü bir örnek teşkil edecektir. Çocuğun; kendini koruyan, bakımını sağlayan kişilerin kontrolünü kaybettiğini görmesi, güvenini yitirmesine ve endişe duymasına sebep olacaktır. Bu tür örnekler ile karşılaşan çocukta; panik, korku, bazen de kabuslara rastlanabilir. "Hiçbir Şey Yok" Demeyin Bu tür davranışlar ile karşılaşan çocuğa "hiçbir şey yok" demek, açıklama yapmamak, belli etmemeye çalışmak çocuğu sakinleştirmeyecek, bilakis açıklama yapmadığınız için düşündüğü, hayal edeceği şeyler belki de daha kötü olacaktır. Diğer bir yönde anlaşmazlıklarınızı onu

Çocuklarda Cinsel Eğitim

Büyüme çağında bulunan çocuklar, kuş gribi endişesiyle tavuk ve yumurta yiyemediği için risk altında... Çocuklara, protein eksikliğinin giderilmesi için balık ve süt verilmesi önerildi Kuş gribi nedeniyle tavuk ve yumurta yiyemediği için sağlıklı büyüme açısından risk altında bulunan çocukların, bu ürünlere alternatif olarak balık, süt ve süt ürünlerini tüketmeleri önerildi. Selçuk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Mustafa Karakaya, tavuk ve yumurtanın hayvansal proteinin karşılanması açısından önemli ürünler olduğunu söyledi. 'Ucuz kaynaklar' Bu ürünlerin ucuzluğu nedeniyle özellikle orta ve dar gelirli aileler tarafından daha fazla tüketildiğini ifade eden Doç. Karakaya, yumurtanın anne sütünden sonra gelen en önemli besin olduğunu, ancak kuş gribi korkusu nedeniyle artık çocuklardan uzak tutulduğunu belirtti. Karakaya şöyle konuştu: "Kuş gribi, hayvansal protein eksikliğini ciddi boyuta taşıdı. Et ve yumurtadan uzak büyüyecek çocuğun sağlıklı geli